Endüstriyel Tip Konnektörlerde Yenilikçi Bağlantının Adı ; Click-in

From |

Phoenix Contact olarak benimsediğimiz All Electric Society gelecek vizyonu;
yenilenebilir, sürdürülebilir ve uygun maliyetli enerjiye sahip bir dünyanın gelişmesine katkıda bulunmaktır.  Bunun başarmanın en önemli yolu kapsamlı altyapı, ağ
entegrasyonu ve otomasyondan geçmekte, bu da geleceğe yönelik ara yüz ve
kablolama ihtiyacını gündeme getirmektedir. Tüm bu talepleri göz önünde bulundurarak geliştirmiş olduğumuz Click-in serisi iç kontaklarla montaj verimliliğini arttırarak çözümlerimize bir yenisini daha ekledik.

Vida bağlantısının getirmiş olduğu tüm zorlukları ortadan kaldırdığımız çözümümüze
biraz daha yakından bakalım :

Klasik bir vida bağlantılı kontak seçmeniz durumunda kabloların ilgili kontağa, sonrasında da kontağın muhafazaya takılmasından takip eden tüm aşamalara kadar,
sahada kullanıcının el aletine, bunu da gerçekleştirmek için zaman ve güce gereksinimi söz konusudur. Elbette hızlı olmak istenirken verim düşecek, zamanla sıkılan vidalarda gevşemeler yaşanacaktır. Bunların önüne geçmek için el aletini ortadan kaldıran mevcut push-in bağlantılı kontaklarımıza Click-in kilitleme ekledik ve işi oldukça basitleştirdik.

Kontak üzerinde bulunan PE bağlantısı için sunulan pinler dahil istinasız tüm bağlantılar push in bağlantı olarak tasarlanmış, kontak kenarlarında muhafazaya montaj için
bulunan vidalar da Click-in kilitleme sistemi ile geliştirilerek el aleti kullanımı tamamen ortadan kaldırılmıştır. 10 kutuplu standart bir kontak için düşünecek olursak, kontağa PE dahil tüm kabloların montajı ve kontağın muhafaza yerleştirilmesi standart bir akışta yaklaşık 20 saniye sürmektedir. Bu işlemi standart vida bağlantılı bir ürünle yapmak
isterseniz yaklaşık süre 2 dakikayı bulacak ve tekrarlanacak diğer işlemler kol kasının hızını yitirmesi sebebi ile verimini yitireceği için süre artacak ve gevşemeler meydana gelecektir.

B6’dan B48 muhafaza çeşidine kadar toplamda tek muhafazada 48 kutba ihtiyaç olunan uygulamalarda tercih edebileceğiniz Click-in serisi kontakları mevcut sistemlerinizde hiçbir değişiklik yapmaya gerek duymadan sadece iç kontağı değiştirerek standart muhafazalarla kullanabilirsiniz. STANDART metal, EVO metal, plastik olan muhafazalarla birlikte kullanılabilir. ADVANCE serisi muhafaza kullanan veya tercih edecekler, Click-in kilitlemeli ürünü yeni flanşlarla tercih etmelidir.

Standart HC-B serisi kontakların yeni Click-in serisi kilitlemeli kontaklarla teknik olarak hiçbir farkı bulunmadığı için mevcut sistem revizyonuna kolaylıkla gidilebilir.

Tek Bakışta Avantajlar :

  • Yenilikçi Click-in kilitleme sistemi ile önemli ölçüde zaman kazandıran ve optimize edilmiş kullanım.
  • PE kontağı dahil push-in teknolojili aletsiz kablolama
  • PE bağlantısı, kontak muhafazaya takıldıktan sonra da arkadan yapılabilir.
  • Tek kollu robotla kurulum ve kablolama sürecini otomatikleştirme imkanı
  • Vidasız tasarım, kolay bakım, şok ve titreşim dayanımı

Siz de ürünlerimiz hakkında detaylı bilgi almak isterseniz bizimle iletişime geçebilir veya aşağıdaki linkten ürün ailesine ulaşabilirsiniz.

⁣HEAVYCON “Klik” kontak ara parçaları | PHOENIX CONTACT

Please accept statistics, marketing cookies to watch this video.

Elektrikli araçların şarj edilmesi için akıllı güç elektronikleri

From |

“Şarj işlemi oldukça hızlı olabilir”

Elektromobilite hayatımızın giderek daha önemli bir parçası haline geliyor. Bu durum, şarj altyapısı için güç elektroniğinin de gömülü olduğu akıllı şebeke çözümlerinin gelişimiyle ayrılmaz şekilde bağlantılıdır. Charx güç modülleri ile Phoenix Contact,
elektrikli araçların şarj edilmesi için talebi her zaman karşılayabilen bir çözüm sunuyor.

CO2 azaltımı ve belirli limitlere uyum gibi konular şimdi hiç olmadığı kadar günceldir. Bunlar, All Electric Society’nin vizyonuyla yakından bağlantılı olup, rejeneratif olarak üretilen elektrik enerjisinin, yeterli miktarlarda ve tamamen ekonomik şekilde birincil ana enerji formu olarak dünya çapında mevcut olduğu bir dünyayı tanımlar. Elektrikle çalışan araçlar ve akıllı şarj altyapısı dahil olmak üzere tüm ekonomi ve altyapı sektörlerinin kapsamlı elektrifikasyonu, network’e entegrasyonu ve otomasyonu bu dünyanın temelini oluşturur.

Hareket halinde şarj için, yüksek şarj gücünün sağlanması ve dolayısıyla kısa şarj sürelerinin elde edilmesi elektromobilitenin bir bütün olarak kabul edilmesi için belirleyici öneme sahiptir.

Hareket halinde şarj için, yüksek şarj gücünün sağlanması ve dolayısıyla kısa şarj sürelerinin elde edilmesi elektromobilitenin bir bütün olarak kabul edilmesi için belirleyici öneme sahiptir.

Elektrikli araç sayısı arttıkça şarj için gerekli enerji talebi de artıyor. Mobilite ve enerji sektörlerinin, enerjinin temiz ve talebe dayalı üretimi, depolanması ve dağıtımını sağlamak için akıllıca birleştirilmesi gerekiyor. Günün saatine ve haftanın gününe bağlı olarak dinlenme dönemlerinin yanı sıra enerji temini için daha yüksek talep dönemleri olacağı dikkate alınmalıdır. Artan elektromobilite temelde ek bir talep anlamına gelir; bu bağlamda hem enerji üretimi hem de akıllı enerji dağıtımı konuları ele alınmalıdır.

Almanya’daki enerji dağıtım şebekelerine bakarsak, bugün orta gerilim seviyesinde şalt sistemine ring main unit’lerle bağlı ring şebekelerimiz vardır. Özellikle alçak gerilim ve muhtemelen orta gerilim dağıtımında da mevcut teknik donanımla zaten sınırlarımıza ulaşmış durumdayız. Bu nedenle, yaygınlaştırılacak akıllı enerji şebekelerinde
elektromobilite ve buna bağlı şarj süreçlerinin dikkate alınması da çok önemlidir. Sağlanan gücün izlenmesi veya mevcut ve gerekli gücün oranını haritalayan şarj süresi programlarının kullanılması gibi yollarla, gerekli kapasitenin her zaman kullanılabilir hale getirilmesi sağlanmalıdır.

Yenilenebilir enerji kaynakları entegre edildiğinde enerji dağıtım şebekelerinin
gereksinimleri daha da karmaşık hale gelmektedir. Bunlar, kaynağa bağlı olarak
belirlenemeyen miktarda enerji sağlayan artan sayıda güneş veya rüzgâr enerjisi parkını içerir – rüzgâr farklı güçlerde eser, güneş her zaman parlamaz…

Şarj altyapısının mevcut enerji şebekelerine entegrasyonu

 Tüm yenilenebilir enerji kaynaklarını entegre eden çalışan bir şarj altyapısı, elektrikli araç pazarının hızla gelişmeye devam etmesi için temel ön koşuldur. Burada belirtilen gerekli enerjinin sunulabilmesini sağlamak için, fazla enerjiyi depolayan ve herhangi bir zamanda talep üzerine kullanıma sunan pil depolarının kurulması gibi mevcut tedarik ağına destekleyici önlemler gereklidir. Ayrıca elektrikli araçların her an şarj edilmesi için mümkün olan maksimum gücü sağlayabilecek güçlü bir şarj teknolojisine ihtiyaç duyulur.

Phoenix Contact’ın güçlü Charx güç çözümü, hem şarj istasyonuna montaj için şarj modüllerini, hem de megawatt seviyesinde şarj parklarını beslemek için tüm sistem panolarını içerir.

Şarj istasyonu için Charx power güç modülleri

 Charx power güç modülleri, elektrikli araçların Yüksek Güçlü Şarjına (HPC) kadar olan DC şarj teknolojisini kurmak için idealdir. 19″ teknolojisi ile üretilmiştir ve bu nedenle herhangi bir standart 19″ pano montajına uygundur. Son dönemde pazara sunulan güç tipleri, 1000 VDC maksimum çıkış gerilimine sahip 30 kW AC/DC modülü ve 30 kW DC/DC modülüdür. Bu modüller esas olarak birçok durumda ek bir transformatörü gereksiz kılan dahili galvanik izolasyonlarıyla öne çıkar. Ayrıca modüller, emisyon sınıfı B ile uyumlu olmaları ve dolayısıyla kentsel ortamlarda da kullanılabilmeleri ile karakterize edilir. Bu modüller alışveriş merkezlerinde veya evlerde kullanılmak istendiğinde, bu önemli bir gerekliliktir. Ayrıca 30 KW AC/DC modülü, 380 V ve 32 A ile geleneksel 3 fazlı bağlantıda kullanılabilir.

Enerji depolama üniteleri ile birlikte Charx DC/DC dönüştürücüler şebeke gücünün yetersiz olması durumunda şarj istasyonlarının beslenmesini sağlar.

Enerji depolama üniteleri ile birlikte Charx DC/DC dönüştürücüler şebeke gücünün yetersiz olması durumunda şarj istasyonlarının beslenmesini sağlar.

 

Çift yönlü CHARX güç modülleri, pik yükler sırasında şebekenin desteklenmesini sağlar

Çift yönlü CHARX güç modülleri, pik yükler sırasında şebekenin desteklenmesini sağlar

Modüller kademelidir ve 360 kW çıkışa kadar bir şarj çözümü oluşturmak için 19″
kontrol panosunda birleştirilebilir. Phoenix Contact tarafından geliştirilen modern bağlantı teknolojisi hızlı ve güvenli kablolama sağlar. Modüller fanlarla donatıldığından çoğu durumda ek fan veya klima ünitelerinin kurulmasına gerek kalmaz. Phoenix Contact’ın sunduğu tüm modüller aynı güç karakteristiğine sahiptir. Cihazlar çalışma sırasında şarj gücünü daima sabit tutar. Phoenix Contact, 2020’den beri bu tip için özel olarak tasarlanmış, panoya monte edilmiş 87,5 kW’lık modüllerle bir şarj çözümü sunmaktadır. Bu modüller %97’nin üzerinde verimliliğe sahiptir ve 920 V çıkış gerilimi ile HPC şarj için idealdir. Bu yüksek verimlilik, diğerlerinin yanı sıra, modül içinde kayıplı galvanik izolasyondan vazgeçilerek elde edilir. Ancak bu, güvenlik nedenleriyle galvanik izolasyonun şebeke yönündeki bir trafo aracılığıyla sağlanması gerektiği anlamına gelir. Yakınlarda bir orta gerilim şalt cihazı varsa bu bir orta gerilim trafosu olabilir. Burada ayrıca, montajlı modüllere sahip bu kontrol panosunun sadece IP 20 koruması ile tasarlandığına ve bu nedenle kapalı bir ortama monte edilmesi gerektiğine dikkat edilmelidir. Bir trafo merkezinin yeniden yapılması gerektiğinde, gerekirse planlanan şarj istasyonuna uygun başka bir çözüm bulmak için bir maliyet/fayda analizi yapılmalıdır.

87,5 kW’lık modüller de kademelendirilebilir ve ilgili kontrol panosuna 350 kW’a kadar şarj gücüne sahip 4 modül kurulabilir. Maksimum 35 adet 87,5 kW modül paralel bağlanabilir, böylece 3 MW’a kadar şarj gücü elde edilir. Bu büyüklükte bir güç, diğer şeylerin yanı sıra MW seviyesinde enerji depolama kapasitesini şarj etmek için gereklidir.

Ayrıca 87,5 kW’lık modüller enerji depolama ünitelerinden gelen enerjinin, gerektiğinde şebekeye geri verilmesini sağlar. Orijinal şarj işlevine ek olarak bu çift yönlü özellik,
enerji şebekesindeki pik yükleri dengelemeyi mümkün kılar; bu işleme “pik tıraşlaması” adı verilir.

19" teknolojili CHARX güç güç modülleri ile eksiksiz bir DC şarj istasyonu kurulumu.

19″ teknolojili CHARX güç güç modülleri ile eksiksiz bir DC şarj istasyonu kurulumu.

Charx Power modüllerinin uygulama alanları çok çeşitlidir. Her şeyden önce elektrikli araçlar için şarj istasyonlarında kullanılırlar. Bununla birlikte, şantiyelerde kullanım için gerekli olan mobil pil depolarının şarj edilmesi veya endüstriyel DC beslemesi için gelişen pazarlar gibi uygulamalar da mümkündür.

Charx – E-mobilite şarj altyapısı için her şey

Phoenix Contact’tan Charx, yüksek performanslı şarj altyapısı kurmak için kapsamlı bir ürün yelpazesi içerir: Burada sunulan DC güç elektroniği Charx power’a ek olarak Phoenix Contact, CCS şarj kablosundan şarj yönetim çözümüne kadar eksiksiz bir
koordineli şarj teknolojisi portföyü sunmaktadır. Ayrıca, AC duvar kutusundan HPC hızlı şarj istasyonuna kadar şarj çözümünün tasarımı ve planlaması için destek sağlıyoruz.

Daha fazla bilgi için

www.phoenixcontact.com/charx-power

Bina Otomasyonunda Elektromobilite

From |

E-mobilite bina IoT’sinin bir parçası haline geliyor

Otomasyonlu endüstriyel binalarda, besleme ve yükler birbirine bağlı olduğundan bina yöneticisi elektriği düşük fiyatla satın almalı ve bunu bağlı şebekedeki tüm yüklere sağlamalıdır. Phoenix Contact Electronics, Bad Pyrmont’ta Charx Manage şarj yönetimi yazılımının bina yönetimine nasıl avantajlı şekilde entegre edilebileceğini gösteriyor.

Kullanışlı, kolay kontrol ve yönetim – Charx manage şarj yönetim yazılımı bina ve enerji yönetim sistemine kolayca entegre edilebilir.

Aşağı Saksonya Bad Pyrmont’ta bulunan Phoenix Contact Electronics tesisinin yöneticisi Frank Schröder “Bina otomasyonu tesis yönetiminin kalbidir. Tüm konular teknik odada toplanıyor” diyor. Schröder’in görevleri arasında, üç vardiyalı operasyonda üretim
tesislerini içeren şirket lokasyonunun enerji temini yer alıyor. Aynı zamanda, elektrikli ve hibrit araçların bağlantısından da sorumlu olan Schröder, “Bad Pyrmont’taki tesisimiz 1.500’den fazla çalışanı olan dört binadan oluşuyor ve elektriğimizin yüzde 60’ını şirket içi kojenerasyon tesisimizde üretiyoruz” diyor. Atık ısıyı binaları ısıtmak ve proseste soğutma gerçekleştirmek için kullandıklarını belirten Schröder devamla şunları söylüyor:”Bunu sprinkler tankında saklıyoruz, binaları soğutmak için kullanıyoruz ve üretime soğutma suyu sağlıyoruz. Çatıda bir PV sistemi ve elektrik depolama sistemi kullanıyoruz.” Bütün bunlar, birçok farklı etkileşim faktörü olan oldukça karmaşık bir
network oluşturuyor.

“Modern bina yönetimi tesis yönetiminin geleceğidir” diyen Phoenix Contact’ın Bad Pyrmont yöneticisi Frank Schröder, elektrikli araçlar da dahil olmak üzere tüm verilerin, mesajların ve çalışma durumlarının haritalanabileceği bir platform olarak bina yönetimi yazılımı Emalytics’i kullanıyor.

Nesnelerin İnterneti’nin sunduğu imkânlar

Teknoloji sahasının enerji ihtiyacının optimum düzeyde karşılanmasının, tüm işlevsel süreçlerin akıllıca yönetilmesini gerektirdiğini belirten Schröder “IoT (Nesnelerin İnterneti) ve akıllı bina otomasyonu arasındaki etkileşim bu optimizasyonu mümkün kılan şeydir” diyor.

Bir sanayi tesisinde, ısıtma pompasından asansöre, hatta kahve makinesine kadar tüm yükler enerji yönetim sistemine dahil edilmelidir. Schröder, “Tesisteki enerji akışını
verimli şekilde yönetebilmemizin tek yolu bu olup, sürekli olarak yenilenebilir
kaynaklardan üretilen elektriğe bağlıdır” diyor. Bad Pyrmont lokasyonunda elektrikli şirket araçları ve çalışanların elektrikli araçları için giderek daha fazla şarj istasyonu şirket altyapısına entegre ediliyor. Schröder bu konudaki çalışmalarını şöyle özetliyor: “Dokuz şarj noktasıyla şu anda yaklaşık 40 araçlık filomuzu besliyoruz ve trend keskin bir şekilde yükseliyor. En yeni elektrikli modeller ve özellikle geleceğin modelleri daha uzun menziller için tasarlanıyor, bu nedenle sürekli şarj edilmeleri gerekmiyor. Yine de tüm araçları, kullanıcıları ve şarj noktalarını bina yönetim sistemimize esnek şekilde
entegre edebilmeliyiz.”

Kullanımı kolay: Şarj yönetim yazılımı Charx manage endüstriyel binalar ve şarj noktaları arasındaki etkileşimi optimize eder.

Verinin gücü

Tesis yöneticisi, tesisin enerji akışını optimize etmek için elektrikli araçlar ve binalar arasında paylaşılan verileri kullanabilir. Elektrikli araçlar bu nedenle yenilenebilir
kaynaklardan üretilen enerji için tampon olarak da kullanılır. Bu araçlar, iş seyahati için rezerve edilmemiş filo araçları veya iş günü sonuna kadar eve dönüş için şarj edilmesi gerekmeyen çalışan araçları gibi diğer yüklerden de beslenebilmektedir. Şarj süreçlerinden toplanan enerji verileri, Alman Yenilenebilir Enerji Kaynakları Yasası uyarınca toplam elektrik enerjisi tüketimini belirlemek için de kullanılır ve işverenin çalışan ve ücretlendirme süreci başına finansal avantaj oluşturmasına yardımcı olur. Bunun için her şarj noktasındaki şarj süreçleri her kullanıcı için tam olarak
kaydedilmelidir. Bu verileri daha önce toplamadıklarını belirten Schröder, bir enerji yönetim sisteminin standart işlevleri için bunun gerekli olmadığını söylüyor.

Phoenix Contact Electronics, bina otomasyonu için şirket içinde geliştirilen bir bina yönetim sistemi olan Emalytics yazılım çözümüne güveniyor. Elektromobilite ile ilgili ek işlevler, tüm ortak standart arayüzlere sahip olan şarj yönetim yazılımı Charx manage yardımıyla entegre edilmiştir. Charx manage sayesinde mevcut bina ve IT altyapısına yönelik karmaşık uyarlamalara artık ihtiyaç duyulmuyor.

Şek. 4 Şarj ve yük yönetimi için ölçeklenebilir yazılım çözümü: Charx manage 50’ye kadar şarj noktasını kontrol eder ve çalışmalarını optimize eder.

İyileştirilmiş teknik özelliklerle kullanıcı konforu

Schröder, durumu kullanıcının bakış açısıyla değerlendirdiğinde “Elektrikli bir otomobil sürücüsü olarak arka planda teknoloji ile uğraşmak istemiyorum. Sadece hedefime olabildiğince konforlu ve güvenli şekilde ulaşmak istiyorum” diyor ve ekliyor: “Sürücü, Charx manage ile hızlı bir kimlik doğrulamasından sonra, örneğin RFID kartı ile şarj sürecini başlatır. Enerji tüketimi, yönetim sistemine bağlı olmaksızın arka planda kullanıcıya atanır.”

Öte yandan bir bina yöneticisinin bakış açısı ise her şeyden önce teknik olmak zorundadır. Her şarj istasyonunun bir binaya veya altyapıya atandığını belirten Schröder “Sistemler arasındaki haberleşme hedef odaklı enerji kullanımı için önemli bir araçtır” diyor. Örneğin, bina yönetim sistemi havalandırma veya iklimlendirme sistemini kontrol ettiği gibi, her şarj noktasının veya tüm şarj parkının enerji akışını da kontrol edebilir. Bina yöneticisinin, çatıda bir kojenerasyon ünitesi ve PV sistemi ile kendi elektriğini üretmesi, dışarıdan enerji satın alma ihtiyacını önemli ölçüde azaltır ve bu da işletme maliyetleri üzerinde net bir etkiye sahiptir.

Enerjiyi bina network’ünde akıllıca dağıtın: Tüm üretim ve tüketim verilerinin izlenmesi ve analizi enerjinin planlanabilir, talep odaklı temini ve dağıtımını mümkün kılar. Böylelikle işletmeyi korur ve kayıpları en aza indirir.

Araç ve bina arasında dinamik paylaşım

Schröder, “Elbette, bina network’ünde enerji tüketiminin daha yüksek olduğu yoğun
zamanlar vardır. Bu tür durumlarda şarj istasyonlarının enerji beslemesi azalır veya gerekirse geçici olarak askıya alınır” diyor. Charx manage yazılımı daha sonra bina yönetim sistemi Emalytics’ten mevcut maksimum şarj gücü değerini alır. Bu değeri
kullanarak, şarj yönetimi yazılımı, tek, iki veya üç fazlı elektrikli araçların bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, optimize edilmiş enerji ile her şarj noktasını kontrol eder. Bu, her şarj noktasını bina IoT’sine entegre eder.

Schröder, “En ideali, aracımın kendisi, onu ne zaman ve nereye sürmek istediğimi ve hem benim için hem de yeniden şarj için en uygun zamanı bilmeli. Şarj yönetim yazılımı da bütün bu dileklerimi yerine getiriyor” diyor. Şirket tesislerine dağıtılan bireysel şarj noktaları, çalışanların iş günü sonunda evlerine gidebilecekleri veya bir sonraki iş gezisi için şirket arabalarının tam şarjlı olarak hazır bulunabileceği şekilde mevcut enerji tüketimine göre ayarlanabilir.

Özet

Schröder, bina IoT’si için bileşen üreticilerine yönelik talebini şöyle özetliyor: “Entegre şarj yönetimi yazılımına sahip bir bina yönetim sistemi düzgün çalışmalı ve kullanımı
kolay olmalıdır. Şarj istasyonundaki kullanıcı, karmaşıklığı fark etmemelidir. Ek olarak, elektromobiliteyi bina otomasyonuna entegre etmenin tesis yönetimi için gerçek bir katma değeri olmalıdır.” Phoenix Contact’ın Charx Manage şarj yönetimi yazılımı, sezgisel kullanımı ve uygun kontrolü ile Bad Pyrmont’taki Phoenix Contact Electronics örneğinde olduğu gibi hem kullanıcının hem de tesis yöneticisinin taleplerini karşılıyor.

Charx manage – bina yönetim sistemine akıllı bağlantı

Ölçeklenebilir yazılım çözümü Charx manage, elektrikli araç sürücüsü, şarj parkı operatörü, bina yönetim sistemi ve arka uç sağlayıcı arasındaki arayüzdür:

• Phoenix Contact’ın Emalytics yazılımı ile şarj parkınız sorunsuz şekilde bina yönetimine entegre edilir. REST arayüzü, şarj istasyonlarının durumu ve özellikleri için esnek kontrolün yanı sıra yüksek şeffaflık sağlar.
• Mobil enerji depolama sistemleri olarak işlev gören elektrikli araçlar, bina network’ündeki yüksek maliyetli pik yüklerin önlenmesine yardımcı olabilir.
• Araçtan şebekeye ve araçtan binaya çözümler kolaylıkla entegre edilir.
• Emalytics’e alternatif olarak, Charx manage diğer bina sistemlerine de bağlanabilir. Dinamik şarj akımı sınırlaması daha sonra anahtarlama veya analog aktüatörler kullanılarak I/O’lar aracılığıyla gerçekleştirilir.

Daha fazla bilgi için
www.phoenicontact.com/charx-manage

Bir İlk : LED Gösterge ve Sıcaklık Sensörlerine Sahip Şarj Soketleri

From |

Phoenix Contact’ın yeni nesil tip-2 Charx Connect şarj soketleri, AC  şarj cihazı ve şarj istasyonu üreticilerine ve kullanıcılarına basitleştirilmiş kurulum ve bakım, gelişmiş güvenlik ve sezgisel kullanım sunar. Yeni tip 2.0 şarj soketi, Premium sürüm ile entegre ve aşırı ısınmaya bağlı oluşabilecek tehlikeleri önlemek için geliştirilen sektördeki ilk sıcaklık sensörüne sahip şarj soketidir. Aşırı ısınma durumunda şarj işlemini keserek şarj işleminin güvenliğini arttırır, böylece kullanıcıları tehlikeye ve şarj istasyonlarını hasara karşı korur.
Diğer bir yeni özellik ise kapağa entegre olarak bulunan LED göstergeler, kullanıcıya şarj noktası durumunu tek bir bakışta kontrol etme imkanı sunar. Bu özellik, standart şarj soketlerine kıyasla arıza tespiti için işletmeci ve bakımcıya azımsanmayacak ölçüde hız kazandıracak ve duruştan kaynaklanacak olası kayıpların önüne geçecektir.

LED’ler, darbe genişlik modülasyonu (PWM) ile şarj kontrolörü tarafından serbestçe
kontrol edilir. Tüm RGB renklerinde parlayan, yanıp sönen ve titreşen mümkündür. Bu özellik sayesinde, kurumsal tasarım renklerinizde şarj noktanızın her durumu için ayrı ayrı sinyalizasyon yapılandırabilirsiniz.

Premium şarj soketinin yanı sıra LED göstergesi ve sıcaklık sensörleri olmayan temel bir versiyonu da tasarımlarınızda kullanabilirsiniz. Her iki versiyonda şarj soketi, koruyucu kapak ve geçmeli bağlantı kablolarından oluşan modüler bir sistem tasarıma sahiptir. Bir şarj altyapı üreticisi olarak bu seçenek, şarj noktalarınızı kurarken size maksimum
esneklik sağlar. Özellikle bakım çalışmaları sırasında şarj soketinin değiştirilmesini çok daha kolay hale getirerek işçilik maliyetlerinin en az indirgenmesine yardımcı olur. Şarj soketlerini ve koruma kapaklarını ayrı ayrı sipariş edebileceğiniz gibi takım olarak da tercih edebilirsiniz. Şarj soketlerimizde 3 veya 4 kutuplu kilitleme aktüatörleri bulunmaktadır.

Maksimum şarj gücü, farklı şarj soketi versiyonlarının sayısını önemli derecede azaltan ve envanter maliyetlerinin minimuma indirgeyen kablo demetinin belirlenmesi ile seçim tamamlanır. Kablo setlerini, üç güç sınıfında da (7 kW, 11 kW ve 22 kW) iki farklı
uzunlukta 30 cm ve 70 cm olarak tercih edebilirsiniz.

Sunmuş olduğumuz bu modüler sistem, arıza ve bakım durumunda şarj soketinin
istasyondan sökülmesine gerek kalmadan, sadece kablo demetlerinin değiştirilmesi ile hızlı aksiyon almanızı sağlayacaktır.

Modüler konseptimiz farklı bir çok sistem gereksinimini karşılar ve siz müşterilerimizin ihtiyaçlarına göre uyarlanmış çözümler sunar.

Sizlere sunduğumuz örnek modüler kullanım seçenekleri :

  1. Şarj istayonları için standart paket
    Aktüatörlü şarj soketi + standart kapak + kablo demeti + kablo gergi kilidi
  2. Müşteri odaklı paket
    Aktüatörlü şarj soketi
  3. Şarj istayonları için gelişmiş paket
    Aktüatörlü şarj soketi + LED göstergeli kapak + kablo demeti + koruyucu başlık
  4. Her şey dahil paket
    Aktüatör ve sıcaklık sensörüne sahip Premium şarj soketi (koruyucu başlık dahil) + LED göstergeli kapak + kablo demeti

Ürün ve çözümlerimizle ilgili bilgi almak, tasarımınız için en doğru seçeneklerle ilerlemek için www.phoenixcontact.com.tr web adresimizi ziyaret edebilir veya doğrudan bizimle iletişime geçebilirsiniz.

COMBICON; 50 YILLIK BAŞARI ÖYKÜSÜ

From |

Phoenix Contact olarak PCB klemens ve PCB konnektörlerinde sinyal, data ve güç iletimi için benzersiz bağlantı teknolojisi sunan ve bu alanda en geniş ürün portföyüne sahip Combicon ürün ailemizin 50. yılını kutluyoruz.

70’li yıllarda kontrol panosu, makine yapımı gibi sektörel gelişmeler giderek endüstriyel elektronik ihtiyacını ortaya çıkarması ile Phoenix Contact’ın baskılı devreler için ürettiği KDS serisi PCB klemensleri ile elektronik dünyasına girişimizi belirleyen orijinal klemens bloğu geliştirilmiş oldu ve Combicon serisinin temelleri 1972 yılında atıldı. Phoenix Contact’ın hissedarı ve ilk PCB klemensinin arkasındaki yaratıcı Klaus Eisert’in deyimi ile, “Ve böylece Phoenix Contact için endüstriyel PCB klemens devri başladı. Başından beri, yeşil klemensler kaliteyi yaydı.”

Takip eden yıllarda, ürün portföyü şu anda yaklaşık 100 farklı ürün ailesi ile övünen, sürekli gelişerek büyüyen bir ürün ailesine dönüşen PCB klemens ve konnektörlerimiz tüm dünyada inverterlerden karmaşık kontrolörlere, enerji analizörlerinden akıllı ev uygulamalarına kadar birçok uygulamada tercih edilmektedir. 1972’den bu yana Phoenix Contact birkaç milyar Combicon PCB klemensi ve PCB konnektörü üretmiştir.

Sürekli gelişen ve değişen talepleri en doğru zamanda karşılamak için sahip olduğumuz en iyi teknolojiyi daha iyi hale getirmek için duyduğumuz tutku sayesinde yeniliklerle geçen 50 yılı tamamladık. Hız kesmeden devam eden geliştirme hamlelerimiz doğrultusunda, Combicon ile küresel ölçekte PCB bağlantı teknolojisi alanında yeni
standartlar oluşturmayı defalarca başardık. Böylece PCB bağlantısını daha kompakt, daha güçlü ve kullanımı kolay hale getiren yeniliklere imza attık, atmaya da devam edeceğiz.

Blomberg’de ortaya çıkan ve uluslararası olarak kabul gören yenilikler arasında Push in yay bağlantılı ilk PCB klemensi, bireysel saha kablolaması için farklı kutup sayılarında ve konumda vida bağlantılı tek sıralı konnektörlerin icadı ve ek olarak kol mekanizmalı konnektörler yer almaktadır. Phoenix Contact olarak şirketimizin sürekli geliştirme çabaları sayesinde Combicon ile küresel ölçekte PCB bağlantısı teknoloji alanında yeni standart belirmeyi hedef ve ilke haline getirdik.

Tüm dünyada PCB bağlantı alanında öncü olmayı yıllar boyunca defalarca başardığımız Combicon serimizin 50. yıl dönümünü Phoenix Contact Türkiye olarak, eşsiz İstanbul Boğazı’nda düzenlediğimiz tekne turu ile değerli iş ortaklarımız, Almanya BA DC
ekibinden misafirlerimiz ve tüm çalışanlarımızla birlikte kutladık. Bu kutlamada sadece bir ürün grubunun değil, 1972’den bu yana devam eden yeniliklerin, kalitenin ve
benzersiz ürün portföyünün 50.yıl heyecanına ortak olduk.

Bize bu yolculukta eşlik eden, ürünlerimizi ve kalitemizi tercih eden tüm iş ortaklarımıza teşekkür ediyoruz. 50 yıllık tecrübemiz ve ilk günkü heyecanımızla sizlere sektördeki en geniş ürün ailesini sunmaya devam edeceğiz.

Mutlu yıllar Combicon!

50 yıllık bu serüvenimiz hakkında bilgi almak isterseniz aşağıdaki web adresini tıklayabilirsiniz.

COMBICON PCB terminal blocks and PCB connectors from Phoenix Contact – Combicon

Mesh WLAN networklerinin endüstriyel otomasyonda kullanılması

From |

Daha az masraf, daha fazla esneklik ve emniyet

Mesh kablosuz LAN networkleri, endüstriyel otomasyonda nadiren kullanılır. Mesh Kablosuz LAN networkler çeşitli uygulama alanlarında klasik kablosuz LAN altyapı networkü karşısında önemli avantajlara sahiptir. Avantajlarını özellikle otomasyondaki tipik uygulamaya-özel kablosuz networklerde gösterirler.

Kolay planlama, minimum montaj ve genişletme işçiliği, değişen genel koşullara esnek adaptasyon ve yüksek düzeyde güvenilirlik: Bunlar, bir WLAN Mesh networkünü
karakterize eden özelliklerin sadece bazılarıdır. Buna rağmen, bu tür çözümler şimdiye kadar esas olarak yapı dışı sektörde ve son yıllarda aynı zamanda konut sektöründe yaygın olarak kabul görmüştür. Bu nedenle, aşağıda bir mesh WLAN networkünün ilgi çekici özelliklerine göz atacak ve kullanım için uygun olduğu endüstriyel uygulamaları vurgulayacağız.

Mesh WLAN networkü; otonom, kendi kendini organize eden bir plansız networktür. Geleneksel olarak kurulan bir WLAN networkünün aksine, mesh  network, WLAN client’lerinin birbirine bağlandığı – WLAN erişim noktaları ve bazı durumlarda merkezi WLAN kontrolörleri gibi – bir merkezi altyapıya ihtiyaç duymaz. Bir mesh networkte sadece eşit erişimli mesh WLAN düğümleri vardır.

Bu, ayrı bir WLAN altyapısı planlama, kurma ve işletmeye alma ihtiyacını ortadan kaldırır.

Bir standart WLAN networkünde client’ler daima bir erişim noktası üzerinden haberleşmelidir; bir Mesh WLAN networkünde ise client’lerin doğrudan birbiriyle haberleşmesi mümkündür.

Bir standart WLAN networkünde client’ler daima bir erişim noktası üzerinden haberleşmelidir; bir Mesh WLAN networkünde ise client’lerin doğrudan birbiriyle haberleşmesi mümkündür.

Mesh WLAN networkünün temeli, haberleşme düğümlerinin kendi radyo frekans aralıkları dahilinde otomatik olarak tüm diğer haberleşme düğümleriyle bağlantılar kurduğu bir plansız networktür. Bir defada sadece bir erişim noktasına bağlanabilen bir WLAN client’inin aksine, diğer client’lere paralel olarak birçok bağlantı başlatılabilir. Bunlar sırasıyla ilave haberleşme düğümlerine ilave bağlantıları sürdürdüğünden, Mesh düğümler olarak bilinen client’lerin veri alışverişi yaptığı bir Mesh network otomatik olarak yaratılır. Doğrudan erişilemeyen Mesh düğümler, diğer client’ler vasıtasıyla yönlendirme (sıçrama noktaları) üzerinden bağlanır. Sonuç, bir Mesh düğümün arıza yapması durumunda verinin bir alternatif yol üzerinden kolayca hedefe yönlendirilmesi anlamına gelen ve arızaya karşı emniyet performansını artıran yol yedekliliğidir. İlave olarak, hedefe giden en iyi yol tespit edilir ve her bir iletim için dinamik olarak kullanılır.

Ağ hesapları çok sayıda bağlantıya sahip olabileceğinden, genellikle bir Mesh networkteki varış noktasına giden birkaç alternatif yol vardır.

Ağ hesapları çok sayıda bağlantıya sahip olabileceğinden, genellikle bir Mesh networkteki varış noktasına giden birkaç alternatif yol vardır.

İlgili yazılımı eShop’tan indirin

Bunun ışığında, Phoenix Contact Kasım 2019’da WLAN 2100 ürün serisinin endüstriyel WLAN erişim noktası için Mesh WLAN işlevselliğine sahip bir yazılım versiyonu üretti. Bu fonksiyon için üretilen yazılım versiyonu www.phoenixcontact.com adresinden ücretsiz olarak indirilebilir. Mesh WLAN, AES şifrelemeli WPA-2 güvenliği tarafından korunan WLAN geçici bağlantılarına dayanmaktadır. Kablosuz network için özel olarak geliştirilmiş olan açık Layer 2 yönlendirme protokolü B.A.T.M.A.N (Better Approach to Mobile Adhoc Networking) İleri, Mesh networkte dinamik yol arama için kullanılmaktadır.Yani, bir kablosuz bağlantının belirli ve değişen özellikleri – kanal hızı veya yolun beklenen veri hızı gibi – de yönlendirme kararında dikkate alınmaktadır. Bununla birlikte, yönlendirme protokolünün kendisi fiziksel iletim ortamından bağımsızdır ve bu nedenle Mesh
networkte kablosuz bağlantılara ilave olarak kablo bağlantıları da kullanılabilir. Layer 2 yeteneği aynı zamanda – Profinet ve Profisafe gibi – önemli endüstriyel otomasyon
protokollerinin Mesh network üzerinden gönderilmesine de izin verir.

Şekil 3: WLAN 2100, Phoenix Contact'ın Mesh WLAN işlevselliğini destekleyen ilk WLAN modülüdür; yazılım web sitesinden ücretsiz olarak indirilebilir.

Şekil 3: WLAN 2100, Phoenix Contact’ın Mesh WLAN işlevselliğini destekleyen ilk WLAN modülüdür; yazılım web sitesinden ücretsiz olarak indirilebilir.

Çok sayıda Mesh düğüm vasıtasıyla bir Ethernet networküne entegrasyon

Her bir Mesh WLAN düğümü, Ethernet cihazlarını ve aynı zamanda komple Ethernet alt networklerini Mesh WLAN networküne bağlamak için kullanılabilen bir yerel Ethernet portu içerir. Ayrıca, Mesh WLAN düğümü üzerinde WLAN-yetenekli uç cihazların veya WLAN client adaptörlü Ethernet komponentlerinin Mesh networke entegre edilebildiği bir sanal WLAN erişim noktası da etkinleştirilebilir. Sonuç olarak, Mesh WLAN networkü, erişim noktaları için kablosuz omurga networkü sağlar. WLAN client’leri yine de erişim noktaları arasında dolaşabilmektedir.

Eğer Mesh network yüksek düzey bir Ethernet networküne entegre edilecekse, prensipte bağlantı olarak bir Mesh düğüm yeterlidir. Bununla birlikte, performans ve yedeklilik
nedenleriyle bu tür hatalı kullanım özellikle faydalı değildir. Bundan dolayı, çoklu Mesh düğümler bir ortak Ethernet omurga networkü üzerinde de işletilebilir. Bu, haberleşmedeki “döngüleri” otomatik olarak engeller. Uygulama veya uç cihazlar bakış açısından, tüm Mesh network mantıksal olarak bir dağıtılmış switch gibi çalışır: Network trafiği, Mesh networkte kapsüllenen kendi hedef yerine gönderilir.

Uygulama bakış açısından, Mesh network büyük bir dağıtılmış switch görevi görür.

Uygulama bakış açısından, Mesh network büyük bir dağıtılmış switch görevi görür.

Yüksek performans şartlarına sahip WLAN altyapı networkü

Networkü organize etmek için, Mesh düğümlerin networke düzenli olarak bilgi göndermesi gerekir. Networkün boyutu büyüdükçe, bu haberleşme network üzerinde
artan bir yük haline gelir ve verimlik düşer – özellikle tüm Mesh networkün sadece bir WLAN kanalı üzerinden iletim yapması nedeniyle. İlave olarak, bir ilave Mesh düğüm (sıçrama noktası) vasıtasıyla her bir iletim için elde edilebilir veri hızı büyük ölçüde azalır Bu nedenle kullanıcı, maksimum data hacmi pahasına esneklik ve otonomi kazanır. Bununla birlikte, genellikle sadece küçük veri paketlerinin döngüsel olarak gönderilmesi nedeniyle çoğu otomasyon networkünde veri hızı sıklıkla kritik öneme sahip değildir. Verinin tanımlanmış bir süre içerisinde kendi hedef noktasına ulaşma güvenilirliği, genellikle kısa bir süre içerisinde çok miktarda veri gönderme yeteneğinden daha büyük bir rol oynamaktadır.

Yukarıda belirtilen durumlar dışında, Mesh WLAN networkleri çeşitli etkileyici avantajlar da sunmaktadır. Bu, yine Mesh networklerin planlama ve işletimini basitleştiren ilave altyapı inşa etme ihtiyacını ortadan kaldırır. Bireysel network client’leri doğrudan
birbirleriyle haberleşebilirler. Client’ler arasında geçiş yapmak için dolaşım gerekmez ve böylece veri alışverişinde kesintiler oluşmaz. Ayrıca, yedek iletim kanalları arızaya karşı emniyet performansını artırır. Bunun yanında, network client’lerinin kolay eklenip çıkarılması ve aynı zamanda Mesh WLAN networkünün değişen çevre ve telsiz yayın koşullarına dinamik ve esnek şekilde adapte olabilmesi için kendiliğinden örgütlenme özelliğine sahiptir.

Radio Client’lar arasındaki haberleşmede kullanım

Mesh WLAN networkleri her uygulama için ideal çözüm değildir. Özellikle çeşitli
uygulama ve cihazların bir ortak WLAN networkünü paylaştıkları yüksek performanslı WLAN networkleri veya çok uygulamalı networkler söz konusu olduğunda, WLAN altyapı networkü daha iyi bir seçenek olduğunu göstermeye devam etmektedir. Bununla
birlikte, örneğin bir otomasyon uygulamasında client’lerin kablosuz olarak bir Profinet veya Profisafe networküne entegre edilmesi gerekiyorsa, Mesh WLAN networkü ilgi çekici bir alternatif olarak görülmektedir.

Mesh WLAN networkleri için tipik uygulamalar, mobil client’lerin sadece bir merkezi kontrolörle değil aynı zamanda birbiriyle de haberleşmesinin gerektiği her yerde
bulunabilir. Bir başka senaryo, uzun bir mesafe üzerinden bir networkle kesintisiz veri alışverişi yapması gereken mobil veya hareketli client’leri içerir – örneğin AGV’ler (Otomatik Yönlendirmeli Araçlar) veya vinçler. İstasyonların daha önce WLAN tekrarlayıcılar veya WDS (kablosuz dağıtım sistemleri) üzerinden networke bağlandığı uygulamalar gibi, dağıtılmış ölçme veya otomasyon istasyonlarının kablosuz network iletişimi de bir olasılıktır.

Özet

Mesh WLAN networkleri ile, WLAN networklerinin kurulması kolaydır; mevcut WLAN
networklerindeki menziller artırılabilir ve yönlendirme kabloları olmadan daha büyük alanları kapsamak için çok sayıda şebeke erişim noktası kullanılabilir. Bir özel avantaj olarak, Mesh WLAN networkü değişen ortam koşullarına esnek şekilde adapte olur ve bazı uygulamalarda daha yüksek güvenilirlik sunar. Bununla birlikte, bu tür bir radyo networkünün her uygulama için uygun olmadığına dikkat edilmelidir. Bu nedenle WLAN altyapı networkü özellikle veri hacmi veya büyük networkler söz konusu olduğunda hâlâ kendi avantajlarına sahiptir.

Daha fazla bilgi:

www.phoenixcontact.com/wireless

Telekomünikasyon sistemlerinde daha yüksek emniyet ve daha yüksek kullanım kapasitesi: Telefónica Deutschland / O2, ImpulseCheck’i kullanıyor.

From |

En yeni haberleşme teknolojisi, güvenilirlik ve kullanım kapasitesi konusunda yüksek talepler getirir. Telefónica Deutschland / O2‘nin network operatörü, bu konuda kendisini geleceğe hazırlıyor ve tesislerini dijitalleştiriyor. Her şeyi kapsayan bir yıldırım ve aşırı gerilim koruma konsepti ve ilgili tüm önemli sistem parametrelerinin izlenmesi, kontrolü ve otomasyonu burada önemli bir rol oynamaktadır. Phoenix Contact’ın dijital destek sistemi ImpulseCheck ile daha önce izlenmeyen sistem parametreleri şeffaf hale gelir ve ayrıca işlenebilir.

Telefónica üstün kullanım kapasitesine öncelik veriyor

Telefónica Deutschland, Almanya’daki en büyük telekomünikasyon network operatörlerinden biridir.

Telefónica Deutschland’ın sistem planlama ve uygulama sorumlusu Oliver Tananow, “Dijital Endüstri 4.0 ve gerçek zamanda üretim gibi konularla ilgili mevcut gereklilikler göz önüne alındığında, hücresel haberleşme özellikle önemli bir kritik altyapı formu
haline geliyor. Burada önemli olan, sürekli olarak gözden geçirdiğimiz ve yeni
teknolojiler yardımıyla artırdığımız ana merkezi sistem alanlarının sürekli yüksek kullanım kapasitesidir”
diyor.

Yıldırım ve aşırı gerilim koruma komponentlerinin kapsamlı kullanımı, elverişliliği artıran ana yapı taşlarından biridir.

Bir yıldırım koruma konsepti yaratırken, güç kaynağının garanti edilmesi kesinlikle şarttır. Yıldırım ve aşırı gerilim koruma cihazlarının uyumlu kullanımı yoluyla, geçici
olaylardan kaynaklanabilecek güç kaynağı arızası etkin şekilde engellenebilir.

Koruyucu önlemler ve yıldırım koruması bölge konsepti

Bir telekomünikasyon sisteminin (hücresel sistem veya veri merkezi), yıldırım
darbelerinin ve aşırı gerilimlerin etkilerinden kapsamlı şekilde korunması, çok sayıda
koordine edilmiş koruyucu önlem ve cihaz gerektirir.

Koordine edilmiş bir yıldırım ve aşırı gerilim koruma cihazları (SPD’ler) sistemi burada önemli bir rol oynar.

Koordine edilmiş bir SPD sistemi, çok-kademeli, koordine edilmiş bir yıldırım ve aşırı gerilim koruma cihazları sistemidir. Bir sistem içerisindeki SPD’lerin montaj yerleri, yıldırım koruma standardı IEC 62305-4’e göre bir yıldırım koruması bölge konsepti kullanılarak tespit edilir.

Sistem, dışarıdan içeriye doğru azalan yıldırım koruma düzeyleriyle yıldırım koruma bölgelerine (LPZ) ayrılmaktadır. Bu bağlamda, aşağıdaki koruma isteyen ana bölgeler tanımlanmış ve yıldırım ve aşırı gerilim koruma cihazlarıyla teçhiz edilmiştir:

  • Güç beslemesi için şebeke besleme noktası:
    Güç sağlayıcıdan veri merkezine aktarma noktası, yüksek yıldırım akımlarının dikkate alınması gereken ilk kritik arayüzdür. Bu nedenle, bir yüksek performans tipi 1+2 kombine yıldırım akımı ve aşırı gerilim arestörü burada gereken korumayı sağlar.
Besleme girişinde SPD ve ImpulseCheck ile izleme

Besleme girişinde SPD ve ImpulseCheck ile izleme

  • AC ana dağıtım:
    Şebeke girişinden ve acil durum güç beslemesinden gelen kablolar ana dağıtımda birleşir. Sistemin bu kısmında yıldırım akımları ve aşırı gerilimler de beklenebileceğinden, bir kompakt tip 1+2 cihaz kombinasyonu yıldırım ve aşırı
    gerilim koruması sağlar.
Veri merkezinde AC ana dağıtımı: Tip 1+2 özel kombine yıldırım akımı ve aşırı gerilim arestörü ile yıldırıma ve aşırı gerilimlere karşı koruma, ImpulseCheck dijital destek sistemiyle izlenir.

Veri merkezinde AC ana dağıtımı: Tip 1+2 özel kombine yıldırım akımı ve aşırı gerilim arestörü ile yıldırıma ve aşırı gerilimlere karşı koruma, ImpulseCheck dijital destek sistemiyle izlenir.

  • DC güç kaynağı:
    AC ana dağıtımına fiziksel yakınlık nedeniyle bu bölgede ilave kuplajlar engellenebilir; dolayısıyla burada ilave SPD’lerin kullanılması gerekmemiştir.
  • Acil durum güç kaynağı:
    Beklentilerin aksine, şebeke elektriğinde bir arıza yaşanırsa acil durum güç kaynağı devreye girer. İlk olarak, büyük bir pil depolama sistemi, kalıcı olarak monte edilmiş dizel jeneratör çalışmaya başlayıp kararlı çalışma noktasına ulaşıncaya kadar süreyi kısaltır.
    Bu muayyen uygulama senaryosunda, yıldırım akımı doğrudan jeneratörün sistem kısımlarına bağlanamasa da, bu bölgede potansiyel olarak kısmi yıldırım akımları oluşabilir. Çünkü, normal çalışmadan acil durum gücüyle çalışmaya geçilmesi aynı zamanda aşırı gerilim kuplajları riskini de taşır. Bu riski asgariye indirmek amacıyla, burada daha küçük kısmi yıldırım akımları için bir tip 1+2 SPD kullanılır.
  • İklimlendirme:
    Veri merkezindeki bir başka önemli bileşen iklimlendirmedir. Sunucu odalarındaki sıcaklık, klimada bir arıza yaşanması durumunda önemli ölçüde artabilir. Bu, sunucuların otomatik olarak kapanmasına neden olabilir veya en kötüsü, aşırı ısınma nedeniyle sunucu rack’ları bozulabilir. Bu durumda, tip 2 aşırı gerilim koruması, aşırı gerilimlerin neden olduğu arızaları engeller.
Tip 2 aşırı gerilim koruma, veri merkezindeki klimayı korur.

Tip 2 aşırı gerilim koruma, veri merkezindeki klimayı korur.

  • AC ve DC tüketici prizleri:
    Sunucu odaları, bir veri merkezindeki en önemli odalar arasındadır. Genellikle
    koruma bölgesinin iç dairesinde yer alırlar ve tipik olarak 48 V DC ve 230 V AC yüklere sahiptirler. Burada hassas cihazlardan paraziti uzak tutmak için tip 2 aşırı gerilim koruması yeterlidir.

ImpulseCheck sayesinde önleyici bakım

Telefónica Deutschland’ta, sadece yıldırım ve aşırı gerilim koruması kullanmak yeterli değildir. Koruma cihazlarının ve sistemin gerçek zamanlı izlenmesi, sistem sürekliliğini artırmada bir adım daha ileri gider.

Şebeke koruması için yıldırım ve aşırı gerilim koruma cihazları üzerindeki durum göstergesi şimdi standart bir özelliktir. Bununla birlikte, bireysel koruma modlarının gerçek yükünü, sadece iki durumu gösteren basit bir göstergeden tespit etmek mümkün değildir. En kötüsü, gösterge hâlâ yeşildir fakat önceden herhangi bir uyarı vermeden bir sonraki aşırı gerilim olayından sonra kırmızıya döner (arıza). Koruma fişi değiştirilmelidir.

Phoenix Contact’ın aşırı gerilim koruma için akıllı destek sistemi olan ve akım kablolarındaki geçici olayları ölçen ImpulseCheck’in devreye girdiği yer burasıdır. Ölçüm sonuçları Phoenix Contact’ın Proficloud çözümüne aktarılır ve burada analiz edilerek yorumlanır. ImpulseCheck daha sonra Proficloud’dan sonuçları geri alır ve bunları ilgili izleme ekipmanına, örneğin bina hizmetleri yönetim sistemine gönderebilir. Yani, monte edilen SPD’lerin mevcut durumu her zaman tespit edilebilir. Önceden var olan hasar tespit edilir ve sağlık durumu bulutta veya cihaz üzerinde bir sarı sinyalle görsel olarak belirtilir. Bu durumda sarı, SPD’nin standart olarak saptanmış deşarj kapasitesine ulaşıldığı anlamına gelir. Koruma cihazı hâlâ çalışmaktadır, fakat değiştirilmesi önerilir.

ImpulseCheck, koruma cihazlarını izlemenin yanı sıra sisteme ilişkin bilgi verir. Akım kabloları üzerinde sensörler vasıtasıyla ölçülen elektromanyetik parazite göre sistemin durumuyla ilgili sonuçlar çıkarılabilir.

Telefónica’nın avantajı nedir?

Aşırı gerilim koruması, tüm Telefónica Deutschland teknoloji mevkilerinde takılmaktadır. İlave olarak, güvenilir işletim için gerekli olan hassas bölgelerde, SPD’ler ImpulseCheck ile izlenir.

ImpulseCheck’in Telefónica’daki bina hizmetleri yönetim sisteminde uygulanmasından sorumlu olan Robert Krüger, “ImpulseCheck’i aynı zamanda mevcut sistemlerimize de bağlayabiliyor ve böylece uzun süreli değerlendirme ve izleme için tüm teknoloji hakkında veri toplayabiliyoruz. Bulut-tabanlı yaklaşımla, ayrıca Phoenix Contact’ın bu alanda yaptığı ilave geliştirmelerden de yararlanıyoruz” diyor.

Aşırı gerilim koruma ve ImpulseCheck'in mevcut bina hizmetleri yönetim sistemine entegrasyonu

Aşırı gerilim koruma ve ImpulseCheck’in mevcut bina hizmetleri yönetim sistemine entegrasyonu

Bir yandan, destek sistemi, koruma cihazları üzerindeki yükü tespit eder ve servis çağrılarının daha iyi planlanmasına yardımcı olur. Diğer yandan, tesisattaki anormallikler görülür ve arıza oluşmadan önce düzeltilebilir.

 

Gelecekte yatırım

Yükseklikleri ve metal yapıları nedeniyle, baz istasyonları özellikle yıldırım darbelerine müsaittir.

Oliver Tananow, “ImpulseCheck’i 60 metre yüksekliğinde bir baz istasyonuna monte
ederek, yıldırım darbelerinin ne sıklıkta oluştuğu, akımın sistemde nasıl dağıldığı gibi ilave veriler elde etmeyi umuyoruz. Aynı zamanda ImpulseCheck’i sadece yüksek kullanım kapasitesi elde etmek amacıyla kullanmak istemememizin ve bir klasik hücresel haberleşme ortamında kullanmak istememizin de nedeni buydu”
diyor.

Özet

ImpulseCheck destek sistemi, sistemler içerisinde elektromanyetik uyumlulukla ilgili
derin analitik seçeneklere sahiptir. Diğerlerinin yanı sıra, bir merkezi bileşen arızalanmadan önce harekete geçme yeteneği, kullanım kapasitesini önemli ölçüde artırır.

Daha fazla bilgi

www.phoenixcontact.com/surgeprotection

Proses Sıralamayı Güvence Altına Almak ve Optimize Etmek

From |

Özelleştirilmiş devre kesici sistemi

Endüstride optimize edilmiş proses sıralamaları, sistemlerin arıza veya duruş olmadan güvenilir şekilde çalışmasını sağlar. Phoenix Contact’ın özelleştirilebilir devre kesici
sistemi Caparoc, doğrudan, kalıcı besleme ihtiyacını destekler. Modül değişimi sırasında bile paralel yüklerin kesintisiz beslemesi sağlanır.

Özelleştirilebilir koruma: Caparoc devre kesici sistemi, makine ve sistemlerde daha fazla güvenlik için çok sayıda kombinasyon seçeneği sunar

Kontrol panolarında 24 V DC besleme sistemlerinin güvenilirliğine yönelik gereksinimler sürekli artmaktadır. Bu nedenle, yüksek sistem sürekliliğini sağlamak için elektronik
devre kesiciler ve uzaktan izleme mekanizmalarıyla birlikte yüksek kaliteli güç kaynakları, yedekleme modülleri ve UPS modülleri giderek daha fazla sistemde yer alıyor. Aynı zamanda, uygun bileşenlerin planlanması, birleştirilmesi ve beslemesinin yanı sıra bu tür besleme sistemlerinin kurulması da giderek daha karmaşık hale geliyor. Besleme sisteminin bağımsız bileşenleri – devre kesiciler gibi – bu karmaşıklığın azaltılmasına yardımcı olur.

İlginizi Çekebilir: Güvenilir 24 V DC besleme için gerekli olan herşey

“Devre kesici” terimi genellikle kabloları ve hatları aşırı yük ve kısa devrelerden koruyan bileşenlerle ilişkilendirilir – DIN VDE 0100-430:2010-10’a göre: “Alçak gerilim elektrik tesisatları – Bölüm 4-43: Güvenlik için koruma – Aşırı akıma karşı koruma.” Ancak Phoenix Contact’ın yeni uyarlanabilir elektronik devre kesici sistemi Caparoc’un işaret ettiği gibi, devre kesiciler çok daha fazlası olabilir.

Aşırı gerilim koruması için özelleştirilmiş modüler sistem: çok sayıda kombinasyon seçeneği, sezgisel kullanım ve basit tasarım ile Caparoc, cihaz korumasında yeni bir standart oluşturuyor.

Ürün geliştiriciler için avantajlar

Elektronik bileşenlerin ve modüllerin kullanıma sunulmadan önce geçtiği ilk aşama
elektrik geliştirme bölümü tarafından gerçekleştirilen tasarımdır. Burada geliştirici, özellikle CAE destekli bir ortamda çalışıyorsa tamamen dijital bir kurulum bekler. Caparoc ile bu, bileşenlerin seçiminde başlar. Phoenix Contact’ın internet sayfasında, bileşenleri ve bunlarla ilgili hizmetleri uygun bir devre kesici sistemine hızlı ve kolay şekilde dönüştüren bir konfigüratör yer alır:

  • Haberleşme arayüzü olan ve olmayan güç modülleri
  • Dört çıkış klemensli 1-kanallı devre kesici modülleri
  • Kanal başına iki çıkış klemensli 2-kanallı devre kesici modülleri
  • Kanal başına bir çıkış klemensli 4-kanallı devre kesici modülleri
  • Modüler genişleme için tasarlanmış akım baraları

Ardından, kanal başına bireysel nominal açma akımının tanımlanması veya modül ve kanalların etiketlenmesi gibi ek ayarlamalar yapılır. Çok sayıda olası kombinasyona rağmen, konfigürasyon süreci her zaman tek ve her zaman geçerli bir ürün numarası ve konfigürasyon ID’si ile sonuçlanır. Bu, tüm devre kesici sisteminin sonraki sipariş sürecini çok daha kolay hale getirir. Ayrıca, konfigürasyon herhangi bir zamanda geri çağrılabilir ve mevcut gereksinimlere uyarlanabilir. Bu, aynı zamanda planlama değişiklikleri ve modifikasyonlarını da basitleştirir.

İlginizi Çekebilir: Aşırı Gerilim Koruma Temiz Su Sağlıyor

Ek olarak konfigüratör; sistemsel veri sayfalarını, etiketleme verilerini, 2D ve 3D verileri ve ayrıca EPLAN verilerini sağlayabilir. Bu, dijital ikiz adı verilen sistem için önemli bir güncellemedir çünkü sadece özel bileşenler değil, aynı zamanda 24 V DC koruma
sisteminin tümü artık tamamen ve kapsamlı şekilde temsil edilir.

Özel bileşenler uygulandığında, dijital veri sayfasında oluşan görünümler, bileşenlerin uygun sırada monte edilmesine yardımcı olabilir. Satın alma departmanı, oluşturulan ürün numarasını ve konfigürasyon ID’sini doğrudan sipariş süreçlerine entegre edebilir. Aksesuar parçaları için yavaş ve zorlu arama süreçleri de artık geçmişte kaldı. Koruyucu sistemin konfigürasyonu, uygulamanın çalışması için geliştiricinin ihtiyaç duyduğu şekilde, tamamen monte edilmiş halde teslim edilir.

Çevrimiçi konfigüratör: Caparoc, özel bir ürün numarası üzerinden sipariş edilir – dijital hizmetler, 3D modelden etiketlemeye, veri sayfalarına ve EPLAN’a kadar özel verilerle sizi destekler.

Ürün geliştiriciler için bu özelleştirmenin ek yararı, tüm konfigürasyon için yalnızca bir ana veri kümesinin oluşturulmasıdır. Ana verilerin oluşturulması ve bakımı herkesin bildiği gibi zaman alıcı ve pahalıdır.

Montaj ve devreye alma avantajları

Yeni modüller tasarlandıktan sonra, üretim personeli ilk başta bunlara aşina değildir. Belirli koşullar altında bu, personelin önce eğitilmesi gerektiğinden, montaj ve devreye almayı oldukça zaman alıcı bir hale getirebilir. Caparoc koruma sistemi; bitmiş, eksiksiz bir modül olarak satın alınmadıysa, özel modüllerin montajı aletsiz Tak ve Çalıştır teknolojisi sayesinde sezgisel ve kolaydır. Ayrıca, renk kodlu çalışma elemanlarını ve doğrudan Push-in teknolojisi modülleri bağlarken hataları önlemeye yardımcı olur. Koruma sistemi ön ayarlı bir durumda teslim edilmediyse, modüller üzerindeki LED düğmeler veya döner anahtarlar veya merkezi olarak haberleşme arayüzü aracılığıyla uygulamaya uyarlanır.

Her bir kanal, ilgili herkesin açık şekilde anlayabileceği şekilde etiketlenebilmelidir. Bu durum; montajı, devreye almayı, bakımı ve sorun giderme süreçlerini de kolaylaştırır. İdeal şekilde, etiketleme daha önceki planlama aşamasında tanımlanmış ve ürün numarasına entegre edilmiştir, böylece üretim sırasında etiketlemeye gerek kalmaz.

Operatör için avantajlar: sistem arızası olmaz

24 V DC besleme sisteminde yedeklilik, UPS ve izleme mekanizmalarının kullanımı üç zorlukla karşı karşıyadır:

  • Düşük gerilim: üst taraftaki besleme sisteminde bir sorun vardır (faz hatası) veya güç kaynağı “zayıflamıştır”
  • Aşırı gerilim: üst taraftaki güç kaynağının kontrolü arızalıdır (32 V çıkış gerilim sınırlayıcı) – sonucunda gerilim yükselir
  • Nominal değerin %80’inin üzerinde akım tüketimi: motorlar veya aktüatörler bağlandığında önceden var olan bir durum nedeniyle kanalda artan yük; yük kanalında bir toprak hatası da mümkündür

Bu harici bir nedene bağlı proses durumların yanı sıra, Caparoc iki dahili durumu da tanır:

  • En az bir kanalda kanal hatası
  • 45 A’in üzerinde genel kapama: sistemsel bir aşırı yüklenmeyi önlemek amacıyla modüller öncelik sırasına göre kapanır

İlginizi Çekebilir: Mobil Markalama | Yerinde Endüstriyel Markalama

Caparoc devre kesici modüllerinin bu beş çalışma durumu toplanır ve haberleşme arayüzü aracılığıyla merkezi kontrol odasına veya kontrolöre rapor edilir. Proses
durumuna bağlı olarak, önleyici tedbirler başlatılır ve kapatılan kanallar reset komutu ile sıfırlanabilir. Sahada, çalışma durumları renkli LED’ler aracılığıyla doğrudan kanal üzerinde bildirilir. Bir Caparoc devre kesici modülü arızalıysa, çalışma sırasında kalan
koruyucu sistemi etkilemeden değiştirilebilir.

Devre kesici sistemi istenmeyen iki dış etkiye karşı kilitlenebildiğinden, Caparoc sistem operatörüne ek güvenlik sunar:

  • Nominal akım programlama kilidi: tüm devre kesici modüllerindeki nominal akım programlaması kilitlidir
  • Kullanıcı arayüzü kilidi: düğmeler ve nominal akım döner anahtarları aracılığıyla devre kesici modüllerinin çalışması tamamen kilitlenir

Bu koruma mekanizmalarıyla Caparoc, maksimum sistem sürekliliğine istikrarlı şekilde katkıda bulunur.

Sezgisel kullanım, basit bakım, hızlı sorun giderme: Kolay nominal akım ayarı ile bağlantı ve potansiyellerin net şekilde tanımlanması, güvenliği ve konforu artırır.

Özet

Kısa bir süre öncesine kadar bir devre kesici sisteminde Caparoc gibi eksiksiz bir paketi hayal etmek zordu. Diğer özelliklerin yanı sıra Caparoc şunları da sunar:

  • Özelleştirilebilirlik
  • Ana veriyle ilgili daha az çaba
  • Tam bir dijital veri paketi
  • Aletsiz mekanik yapı
  • Hızlı montaj ve devreye alma
  • Kolay bakım ve hızlı sorun giderme
  • Besleme sisteminin durumu hakkında kapsamlı bilgi

Bunlar, yukarıda açıklanan karmaşıklığın önemli ölçüde azaltılabileceği ve sistem sürekliliğinin önemli ölçüde artırılabileceği anlamına gelir.

Tek bir kaynaktan çözümler

Phoenix Contact, devre kesicilere ek olarak 24 V DC kontrol panolarının besleme
sistemleri için başka ürünler ve çözümler sunar. Bunlar:

  • Maliyetli sistemsel kesintiler meydana gelmeden önce AC tarafındaki geçici aşırı gerilimleri güvenli şekilde deşarj eden güçlü bir aşırı gerilim koruma sistemi
  • Gerektiğinde DC güç kaynağını destekleyen yedekli çözümler ve piller, böylece
    kritik durumlarda bile 24 V besleme korunmuş olur
  • AC ve DC potansiyel dağıtımı için gereken alanı ve montaj süresini azaltan yenilikçi çözümler
  • Tüm sistemde enerji tasarrufuna yardımcı olan ve güç kaynağının durumu hakkında sürekli bilgi sağlayan geleceğe yönelik izleme çözümleri

Uygulama panosu: 24 V besleme çözümleri, farklı açma özellikleri ve devre kesici tasarımları ile doğrudan uygulamada test edilir.

Diğer bilgiler:

www.phoenixcontact.com/caparoc

www.phoenixcontact.com/highlights

Bina Tesisat Klemensleri

From |

Modern bina tesisatları klemens sistemlerine önemli görevler yükler. Komponentlerin tümü maliyetleri minimumda tutmak için kolay kullanılabilmelidir, kablaj net ve güvenilir olmalıdır.

Sonuçta tesisatlarda kullanılan klemenslerde bazı özellikler vardır. Örneğin tesisat dağıtım sistemlerinin montaj ölçüleri korunmalıdır. Tesisat sistemlerinde kullanılan nötr baraları klemenslerin yanından çekilerek dokunma emniyeti sağlanmalıdır. Nötr iletkeni ayırma klemensleri kullanılarak, iletkenler sökülmek zorunda kalmadan nötr
iletkenlerinin toprağa karşı izolasyon direnci ölçülebilmelidir. Net kablaj elde etmek için bağlantı noktaları mutlaka etiketlenmelidir. Etiketleme, dokümantasyonu da basitleştirir. Mevcut tesisat dağıtıcıları hiçbir kısıtlama olmadan ve bağlantı sistemi dikkate alınmadan genişletilebilmedir.

Bina Tesisatlarında Bağlantı Sistemleri

Bina tesisatları için farklı bağlantı sistemlerine sahip klemensler mevcutttur. Öncelikli olarak push-in veya vidalı bağlantı sistemleri seçilebilir. Push-in sisteminin vidalı bağlantıya göre önemli avantajı bağlantı noktasının akım taşıyan parçalarla temas etmeden açılmasıdır. Bağlantı herhangi bir sivri uçlu aletle serbest bırakılabilir.

Phoenix Contact’ın tesisat klemenslerinin referansında “I” harfi vardır:

  • Vidalı bağlantılar için UTI
  • Push-in bağlantılar için PTI

Bu tanımlama tesisat klemensleriyle bu tip uygulamalarda kullanımı öngörülmemiş
klemensler arasında ayrım sağlar.

Klemenslerin başka versiyonları da vardır: geçiş klemensleri, topraklama klemensleri, nötr ayırma klemensleri ve çok katlı klemensler. Farklı bağlantı sistemleri ve versiyonlar birbirleriyle kolayca kombine edilebilir. Phoenix Contact’ın tesisat klemenslerinde nötr barası aynı kattadır.

İlginizi Çekebilir: Aşırı Gerilim Koruma Temiz Su Sağlıyor

Doğru Tasarım Çok Önemlidir

DIN 43880 (Elektrik tesisatları için entegre ekipman; toplam ölçüler ve ilgili montaj ölçüleri) elektrik tesisatlarında kullanılan komponent ve muhafazaların ölçülerini tanımlar. Koruma kapaklarının ölçüleri de bu standartta tanımlıdır. Sıklıkla koruma kapakları tesisat dağıtıcılarında elektrik çarpmasına karşı ek koruma amacıyla kullanılır. Koruma kapaklarındaki kilitleme çengelleri alanı hızlıca sınırlayabilir. Tesisat klemensinin yüksekliği büyük kesitlerin kapağın altından kolayca geçip geçemeyeceğini belirler. Phoenix Contact’ın tesisat klemensleri bu gereklilikleri sağlar.

Basit Köprü Montajı

PTI ve UTI tesisat klemensleri Clipline complete üniversal klemens sistemine aittir. Köprüler ve test adaptörleri gibi aksesuarlar tüm bağlantı sistemlerinde kullanılabilir. Sonuç olarak gerekli depolama alanı minimumda tutulur ve her bir malzemenin devir hızı yüksek olur.

Üç katlı klemenslerde çift fonksiyon kanalı vardır. Bu fonksiyon kanalları geçmeli köprülerle çeşitli potansiyellerin kolayca dağıtılmasını sağlar. Üç fazlı sistemler bile kolaylıkla kurulabilir. Atlamalı köprüleme köprünün kontak pinleri kırılarak yapılabilir. Temas yüzeyi hafif delikli yapıdadır ve herhangi bir kuvvet uygulamadan bireysel olarak yapılandırılabilir ve aynı zamanda kırılmanın yapıldığı yerde kenarların temiz olmasını sağlar.

Clipline complete kapsamlı aksesuarlara sahiptir. Standartlaşmış geçmeli bölgeli fonksiyon klemensleri özel devre uygulamalarında kullanılır. Komponent fişleri, sigorta fişleri ve ayırma fişleri üç katlı klemenslerin birçok uygulamasında kullanılabilir. Bıçaklı izolatörler sağlık sektöründeki devreleri ayırmak için kullanılır. Bıçaklı izolatörlü klemens tipleri DIN VDE 0100-718 (Alçak gerilim tesiatlarının montajı – Özel teisatlar veya bölgeler için gereklilikler) emniyet gereksinimlerine uygundur. Ölçme ve test için çok sayıda test fişi vardır.

Net ve Anlaşılır Etiketleme

PTI üç katlı klemenslerin etiketleme yüzeyleri birçok tesisat ortamında kolayca fark edilecek şekilde düzenlenmiştir. Bu, hatalı kablajı önler ve dokümantasyonu kolaylaştırır. Project Complete yazılımı klemenslerin planlaması ve etiketlemesinde kullanılır. Project Complete’te klemenslerin kullanıcı dostu planlama ve yapılandırması için bir modül ve ayrıca klemens, kablo ve iletkenleri etiketlemek için bir modül bulunur. Etiketleme malzemelerinde kapsamlı seçim imkanı vardır.

Clipline complete serisi tesisat klemensleri birçok avantaj sunar: Birbirleriyle
uyumludurlar – tüm klemenslerde nötr barası aynı kattadır. Farklı bağlantı tipinde ve farklı kesitte klemensler kombine edilebilir. Sonuç olarak tesisat dağıtıcıları kolayca genişletilebilir. Standart aksesuarların kullanımı stok envanterini azaltır ve tlık sağlar. Tek bir kaynaktan birçok malzeme tipinden oluşan etiketleme sistemleri elde edilebilir. Dahası Phoenix Contact’ın tesisat klemens serisi sürekli gelişmekte ve genişlemektedir.

Açık endüstri standartlarına dayanan yedekli kontrol topolojileri

From |

Yüksek esneklikle arızaya karşı emniyetli

PLCnext Teknolojisine dayanan bir yedeklilik sistemi geliştirirken, Phoenix Contact
sistemlerinin en yüksek önceliği açıklık ve esnekliktir. Neticede, denizcilikte otomasyon çok farklı şekillerde ortaya çıkar. Örneğin, gemi üzerinde kurulan çeşitli sistemlerin
kontrol edilmesi, genellikle aynı zamanda arızaya karşı emniyet performansıyla ilgili ihtiyaçları da etkileyen farklı gerekliliklerin uygulanmasını içerir.

Açık ve endüstriyel olarak kanıtlanmış haberleşme standartları kullanılması yedeklilik mekanizmalarının rasyonel entegrasyonuna yol açar.

Gemi sınıflandırma otoriteleri tarafından yayınlanan geçerli yönetmelikler, bir gemiyi işletmek için gereken sistemleri fonksiyon ve önemlerine göre aşağıdaki kategorilere ayırmışlardır: Temel, önemli, acil durum ve önemsiz. Tek başına isimler, ilk üç
kategoride listelenen sistemlerin geminin işletimini sürdürmek için ve güvertede
emniyet için mutlak öneme sahip olduğunun anlaşılmasını kolaylaştırmaktadır. “Temel hizmetler” kategorisi, geminin manevra kabiliyetini sağlayan tüm sistemleri kapsamaktadır. “Önemli” kategorisi, doğrudan geminin manevra kabiliyetiyle ilgili
olmayan, fakat yine de gemi üzerindeki önemli bir fonksiyondan sorumlu olan sistemleri içerir. Bunlar örneğin yangın söndürme sistemleri olabilir.

Bu sistemlerin teknik elverişliliğiyle ilgili olarak genellikle aşağıdaki kural uygulanır: Müstakil bir ekipmanın arızalanması, gemi üzerindeki bir temel fonksiyonun arızalanmasına yol açmamalıdır. Bu durum, bu sistemlerin kontrol edilmesinden ve izlenmesinden sorumlu otomasyon teknolojisi için, yedekli kontrol ve network
topolojilerinin kullanılması gerektiği anlamına gelir. Bu bağlamda kullanılan sistemler, özel tasarımları örneğin kontrolörde veya bir network kablosunda bir arıza durumunda sistemin arızalanmasını engellemek için sistemin sağlam, yedek ekipmana geçmesini sağlayan yüksek kullanım kapasiteli sistemler olarak adlandırılır.

İlginizi Çekebilir: Dünya Çapında Kullanılan Endüstriyel Prizler

Harici cihazların entegrasyonu her zaman mümkün değildir

Bu, denizcilik otomasyonu dünyasında yeni bir ihtiyaç değildir. Birçok sistem tedarikçisi, bu tür hata kaldırır sistemler sunmaktadır. Çoğu durumda, yedekler yaratmak için gereken haberleşme protokolleri kısmen tescilli mekanizmalara dayanmaktadır. Phoenix Contact da yaklaşık 15 yıldır klasik kontrol ürün portföyüne dayanan bir yedeklilik
konsepti sunmaktadır. Bu çözümde, verinin I/O istasyonları ile yedek kontrolörler arasında paralel olarak transfer edilebilmesi için saha cihazları haberleşme kümesinde bir tescilli genişletme yapılır. Bu sistemlerden birçoğu sahada uygun şekilde çalışmaktadır ve kendi değerlerini kanıtlamışlardır. Bununla birlikte, eğer bir sistem entegratörü bir başka üreticinin saha cihazını network’e entegre etmek isterse – bir I/O istasyonu veya bir frekans dönüştürücü gibi – bu sadece sınırlı bir ölçüde yapılabilir veya yapılamaz.

Bu nedenle Phoenix Contact, PLCnext Teknolojisinin temelinde en son nesil kontrolörlerde yedekleme fonksiyonunun uygulanmasında açık endüstri standartlarının kullanılmasını tüm cihaz üreticileri için erişilebilir kılmıştır. Sonuç olarak, uygulama
sistem yedekliliği (ASR), bir otomasyon çözümünün çeşitli haberleşme düzeylerinde yedekleme fonksiyonunu temsil eden birkaç jenerik ana unsura dayanmaktadır.

Yedeklilik rolünü görüşmek için fonksiyon bloğu

PROFINET-S2 sistem yedekliliğinin yedeklilik mekanizmasının kullanıldığı ilk ana unsur, I/O istasyonları ve yedekli olarak uygulanan kontrolörler arasındaki veri alışverişinden sorumludur. PROFINET-S2 sistem yedekliliğinde (SRL), her iki PLC, I/O istasyonuyla
(cihaz) bir mantıksal haberleşme ilişkisi (AR) kurar. I/O istasyonu her iki kontrolöre
paralel giriş verileri gönderir ve böylece PLC’ler için özdeş proses veri görüntüleri sağlar. Dolayısıyla, iki kontrolör kendi anlık yedeklilik rolleriyle işaretlenmiş kendi çıkış
verilerini-birincil veya yedek – sadece ana verileri çıkış modüllerine gönderen I/O
istasyonuna aktarır. Mevcut ana PLC’de bir problem oluşması durumunda, yedeklilik
rolleri değişir ve I/O istasyonu artık yedek kontrolörün çıkış verilerini alır. Uygulama programındaki bir fonksiyon bloğu, her iki PLC’nin izlenmesinden ve yedeklilik rolünün müzakere edilmesinden sorumludur. Program iç değişkenlerinin değerleri, ilave fonksiyon blokları yoluyla senkronize edilebilir.

PROFINET-S2 sistem yedekliliği prensibi

Kullanımdaki tüm saha cihazlarının PROFINET-S2 sistem yedekliliğini uygun şekilde desteklemesini sağlamak için, programlama yazılımı PLCnext Engineer konfigürasyon aşaması sırasında cihaz açıklama dosyasındaki gerekli öznitelikleri gözden geçirir. Mantıksal haberleşme ilişkisi SRL dışında, ikinci ana unsur olan medya yedekleme protokolü (MRP), fiziksel network düzeyinde yedeklilik sağlar. MRP’de, network basit bir ring yapısı olarak ifade edilir. Eğer tüm network bağlantıları sağlamsa, MRP yöneticisi üzerindeki iki Ethernet portundan biri kilitlenir ve dolayısıyla ilgili network bağlantısı etkin değildir. MRP yöneticisi, ring yapısı içerisindeki herhangi bir network kablosunun arızasını tanır. Bu durumda, engellenen portu açar ve böylece tüm network abonelerinin kendilerine yönlendirilen veri telgraflarını almaya devam etmelerini sağlar. Her iki PROFINET yedeklilik mekanizması da – SRL ve MRP – PROFINET spesifikasyonunun parçasıdır ve cihaz sertifikasyonu sırasında test edilir.

PROFINET yedeklilik mekanizmaları MRP ve SRL ile PLCnext kontrolörü AXC F 2152 temelinde uygulama
sistem yedekliliğinin (ASR) topolojisi

Kontrolör ve görüntüleme arasında bir iletim protokolü olarak OPC UA

ASR’nin üçüncü ana unsuru, yedek kontrolörler ile görüntüleme cihazları arasındaki veri alışverişiyle ilgilidir. Burada kullanılan iletim protokolü, endüstriyel ortamlarda kontrolör ile görüntüleme sistemi arasında dikey haberleşme için yaygın olarak kabul gören bir yöntem haline gelmiş olan OPC UA dır. OPC UA, işletim sistemlerinden bağımsızdır ve çeşitli performans seviyelerindeki cihazlara uyarlanabilir – kompakt dokunmatik
panellerden büyük SCADA network’lerine kadar. Görüntüleme cihazları, görüntüleme yazılımının (SCADA) OPC UA Client sürücüsü yoluyla iki yedek kontrolöre aynı anda bağlanır.

Bir HMI’ın yedek kontrolörlere bağlanması

OPC UA sunucusu, doğrudan PLCnext Control cihazlarının işletim sistemine yerleştirilir. Diğer yandan, OPC UA Client görüntüleme yazılımının bir bileşenidir. Client ile sunucu arasında bir bağlantı yapılandırmak için, Client üzerinde karşılık gelen bir uç noktası tanımlanır. Güvenlik ayarları dışında, kullanıcı esas olarak sunucunun IP adresini tanımlar. Yedek kontrolörlerin bağlanması durumunda, bir yedek uç noktasının IP adresi de atanabilir. Sistemin çalışma süresi sırasında, görüntülemedeki bir mantık devresi, OPC UA Client daima otomatik olarak PLC’ye ana rolle bağlanmasını sağlar. Her iki
protokol – OPC UA ve PROFINET – standart Ethernet mekanizmalarını kullandığından, protokoller kolaylıkla bir network içerisinde birleştirilebilir. Sistemin boyutuna ve
network bölümlemenin amacına bağlı olarak, aynı zamanda iki haberleşme standardı ayrı network’lerde de işletilebilir.

I/O ve SCADA network’ünün ayrılmasıyla PLCnext kontrolörü AXC F 3152 temelinde uygulama sistem yedekliliğinin (ASR) topolojisi

PLCnext Control cihazı AXC F 3152, üç bağımsız network arayüzüne sahiptir. Yani, arayüzlerden biri I/O network’ü (PROFINET) için ve diğeri SCADA network’ü (OPC UA) için kullanılabilir. Sonuç olarak, bu iki haberleşme alanı için farklı network topolojileri kullanılabilir. I/O network’ü, Medya Yedekleme Protokolü (MRP) yoluyla basit bir ring yapısı olarak kurulurken, Rapid Spanning Tree Protokolüne (RSTP) dayanan bir örgüsel network yapısının SCADA networkü için kullanışlı olduğu gösterilebilir.

Denizcilik protokolleri için haberleşme modülleri

Sonuçta, uygulama sistem yedekliliği, yedekleme fonksiyonunu belirli bir sistem tipinin ihtiyaçlarına uyarlamak için birçok seçenek sunmaktadır. Denizcilik otomasyonu dünyası aynı zamanda özel protokoller gerektirmektedir. Bunlar navigasyon sensörleri için NMEA0183’ü veya denizcilikte içten yanmalı motorlarda kullanılan CAN tabanlı bir iletim protokolü olan J1939’u içerir. Doğrudan bir I/O istasyonu üzerine yerleştirilebilen özel haberleşme modülleri, yedekli otomasyon sisteminde bu alt network’lerden gelen
verileri entegre etmek için kullanılabilir. Eğer böyle bir içten yanmalı motor örneğin bir ikili CAN network’ü ile donatılmışsa, tercihen farklı I/O istasyonlarında yer alan iki haberleşme modülü kullanılabilir. Kontrol ve network düzeyinde yedeklilik dışında, bu kurulum, bu haberleşme arayüzü için daha yüksek kullanılabilirlik sağlayabilir.

Bir ikili CAN network’ü üzerinden bir içten yanmalı motordan veri yakalamanın uygulama örneği

Hata kaynaklarının minimize edilmesi

Yedeklilik, mevcut bileşenlerin kendi mevcut kontrol görevlerinden başka yönetim ve senkronizasyon görevlerini de üstlenmeleri anlamına gelir. Eğer karmaşık tescilli yedeklilik mekanizmaları kullanılırsa, bu özellikle harici cihazlar entegre ederken bir yedeksiz sistemde olabileceğinden daha fazla potansiyel hata kaynaklarına yol açabilir. Bu risk faktörü, mekanizmalar ilgili endüstri standartlarında daha ayrıntılı olarak açıklandığından, açık endüstri standartlarına dayanan yedeklilik mekanizmaları kullanılarak minimize edilebilir. İlave olarak, uygulamadan sonra, cihazlar genellikle
sistemin bütününde birlikte çalışabilirlik sağlamak için üreticiden bağımsız bir teste tabi tutulur.

Daha fazla bilgi:

www.phoenixcontact.com/plcnext